Posta, Telgraf, Daktilonun gelişi

Münakalat – Muhaberat Mevzuatı | | Temmuz 29, 2010 at 12:18 pm

önceki yazı

önceki yazı

Biliyorsunuz İstanbul’un fethi ile matbaanın icadı aynı yıllara denk geliyor. O zamanlar bizde okuma yazma bilmek pek söz konusu değildi. Zaten bilseniz de kolay kolay okuyacak bir şey bulma olanağınız yok. Sıkı yasaklar mevcut. Seyahat edebilen insan sayısı çok az. Örneğin atla herhangi bir yere gidebilmeniz için daima özel ruhsatlar gerekiyor. At binme izniniz yoksa eğer, en azından atınızın müsadere edilmesi (el konulması) söz konusu, ama fazlasından ‘çaşıt (casus) sayılıp’, kelleniz de alınabilir.

Yolculuk çok riskli ve meşakkatli. O yüzden Avrupa’da 1450 yılında icat edilen matbaanın, İstanbul’a ancak 1726 yılında (275 yıl kadar sonra) gelebilmiş olmasına pek şaşırmamak lazım. Üstelik o yıllarda, bugünkü bakan veya komutan rütbesindeki adamların içinde okuma yazması olanı yok denecek kadar az. Oysa dünyanın bir taraflarında Rönesans ve Aydınlanma Çağı bir şeyleri hızla, alabildiğine değiştirmektedir.

Ulaştırma deyince aklımıza ilk olarak posta hizmetleri geliyor. Bu hizmetler Avrupa’da 18. yüzyıl ile 19. yüzyıl boyunca yaygınlaşıp, hızlı ve düzenli hale gelmiş. 1789 yılı itibariyle A.B.D.’de sadece 75 postane varken, 1829’da bu sayı 8000’in üstüne çıkıyor. Oysa 1829’da Osmanlı İmparatorluğu’nda halk için postane veya ulaştırma hizmeti diye bir şey henüz yok. Bu hizmetin Tanzimat’a kadar sadece devletin resmi haberleşmesi için gerekli olabileceği düşünülüyor. Daha önceleri Roma İmparatorluğundaki bir gecede 270 km yol kat edebilen (Cursus Publicus) posta sistemindeki gibi resmi posta taşımacılığı yapan askerlerden oluşan bir atlı ulak sistemi var. Bunlara ‘Tatar’ deniyor. (17. yüzyıla kadar bu örgüte girmek için tatar olma zorunluluğu var).

Resmi posta hizmetlerinden halkın da yararlanmasını sağlayan ilk padişah II. Mahmut olmuş. İstanbul’un ilk postanesi 23 Ekim 1840’da Yeni Camii avlusunda Postahane-i Amire adı ile Sultan Abdülmecit tarafından kuruluyor. İlk memurlar Süleyman Ağa ve tahsildar Sofyalı Ağyazar, Türkçe dışında yazılmış gönderileri tercüme etmek (ve muhtemelen gerek duyulan gönderilerin birer kopyası çıkartılıp yetkililere jurnallenmesi için) üzere mütercim (çevirmen) olarak atanmışlar.

9 Ağustos 1847 de ilk telgraf alma-çekme işlemi başarıya ulaşınca da ilk telgraf hattının İstanbul – Edirne arasında döşenmesine başlanıyor. Telgrafın 1843 yılında icadından 11 yıl sonra (1854 yılında) Kırım Savaşı sırasında kurulan Edirne-Şumnu-İstanbul ve Edirne-Filibe-Sofya-Niş hatları için Dâhiliye nezaretine bağlı bir Telgraf Komisyonu oluşturulmuş. Bu dönem telgraf ve telefon ağının kuruluşu yanı sıra, ilk PTT örgütlenmesinin de oluştuğu bir dönem. Dâhiliye Nezaretine bağlı olarak oluşturulan Telgraf Komisyonu, Telgraf İdaresi’nin ilk hali.

19 Ağustos 1855’de Edirne’den İstanbul’a “hattın tamamlandığını belirten” ilk telgraf Fransızca olarak gönderiliyor. Edirne Şumnu hattı ise 6 Eylül 1855’de tamamlanmış. Bu ilk hatların kuruluşundan sonra, Osmanlı topraklarında telgraf ağı yaygınlaşmaya başlamış ve İstanbul merkezli bir telgraf ağı Osmanlı topraklarının tamamına ulaşmış. Türkiye’de de telgraf hizmeti başlamış, bu hizmeti disipline etmek üzere 1855 yılında ayrı bir Telgraf Müdürlüğü kurulmuş.

Ağın yaygınlaştırılmasının başlangıç dönemlerinde Fransız ve İngiliz mühendisler ve telgraf memurları, Osmanlı Devleti ile özel sözleşmeler yapılarak görevlendirilmişler. 1868’e kadar Dâhiliye Nezareti’ne (içişleri bakanlığı) bağlı olan Telgraf İdaresi, 1868’de Ticaret Nezareti’nden ayrılan Nafıa (bayındırlık) Nezareti’ne bağlanmış.

İlk Posta Teşkilatı (Tanzimat Fermanı ile yaşanan gelişmelerin sonucu olarak) Osmanlı Devleti’nin halkı ve yabancıların posta ihtiyaçlarına cevap vermek üzere 23 Ekim 1840 tarihinde (bakanlık olarak) kurulmuştur. Posta pulu İngiltere’de kullanılmaya başlanmasından (1837) yirmi beş yıl sonra (1863’de) bize gelmiş. 1840’da kurulan posta ve 1855’de kurulan telgraf bakanlıkları birleştirilerek 1871 yılında Posta Nazırlığı ile Telgraf Müdürlüğü birleştirilerek Posta ve Telgraf Nezaretine (bakanlığına) dönüştürülmüş. (Tatarlar’ın varlığı da böylece sona eriyor).

Saltanat aleyhinde yazılar da yazabilen bir Daktilo Makinesi

1870’lar aynı zamanda ilk daktiloların üretilmeye başlandığı yıllar. Söylentiye göre bir ithalatçı bu makinelerden 300 adedini A.B.D.’den sipariş eder. Mallar gümrüğe gelir. Gümrükte ne işe yaradığı üzerine yapılan uzun görüşmelerden sonra bunların “saltanat (sultanate) aleyhindeki yazıların da kolayca çoğaltılmasında kullanılabileceği” endişesiyle geri çevrilmesine karar verilir. Daktilolar ülkeye giremez, gümrükten geri çevrilerek A.B.D.’ye geri gönderilir.

1876 yılında milletlerarası posta nakli şebekesi kurulmuş, Koli ve havale işleminin kabulüne ise ancak 1901 yılında başlanmıştır. 23 Mayıs 1909 tarihinde ilk manüel telefon santralının İstanbul’da hizmete verilmesinden sonra Posta ve Telgraf Nezareti, 1909 yılında Posta, Telgraf ve Telefon Nezareti haline dönüştürülmüş, 1913 yılında da Posta, Telgraf ve Telefon Umum Müdürlüğü adını almış.

Cumhuriyetin ilk yıllarında İçişleri Bakanlığına bağlı olarak görev yapan PTT Genel Müdürlüğü 1933 yılında katma bütçeli bir idare olarak Bayındırlık Bakanlığına, 1939’da ise Ulaştırma Bakanlığına bağlanarak hizmet vermeye devam etmiş.

1954 yılında Kamu İktisadi Teşebbüsü (KİT) olan PTT Genel Müdürlüğü, 1984 yılında Kamu İktisadi Devlet Teşebbüslerinin yeniden düzenlenmesi ile ilgili olarak çıkarılan 233 sayılı KHK ile Kamu İktisadi Kuruluşu (KİK) statüsüne geçiriliyor.

18 Haziran 1994 tarih ve 4000 sayılı Kanun ile PTT İşletmesi Genel Müdürlüğünün, T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü ve Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketi şeklinde yeniden yapılanması öngörülmüş ve 24 Nisan 1995 tarihinden itibaren T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü müstakilen çalışmaya başlamış.

sonraki yazı

Sonraki yazı


29 Ocak 2000 tarih ve 23948 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4502 sayılı kanunun 24. maddesi ile “T.C. Posta İşletmesi Genel Müdürlüğü” olan ismi adı “T.C. Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü” (PTT) olarak değiştirilmiş. Yasa’nın halen sağladığı bazı tekel imtiyazları nedeniyle kargo ve kurye şirketleriyle kamu tekeli arasında yasal sürtüşmeler sürmekte ve kamu şirketi özel şirketlerin kazançlarından komisyon istemektedir.

Yorum gönder

Yorum göndermek için giriş yapmalısınız.