Amerikancılık, Devletçilik ve Medeniyet

Zeitgeist / Denemeler | | Haziran 26, 2012 at 11:39 am


Haberde “Albay Abdel Farid Zakaria Al Jazeera’ya konuştu” şeklinde geçiyor. Eskiden “Abdül Ferit Zekeriya El Cezire’ye konuştu” derdik. Washington değil Vaşington yazardık, türkçe klavyedeki harflerle öyle aynen okuduğumuz gibi. Ne değişti de bilmiyorum kırk yıllık Şam-ı Şerif (Demeşk) artık Damascus oldu. Habeşistan oldu Ethiopia. Dünya globalleştikçe, biz modernleştikçe dünyayı okuyuşumuz değişti. Siyasiler, bürokratlar, medya ankormenleri lümpenleşti, yanlış okuyup yanlış anlama ve telaffuz etme en yaygın hale geldi.

Değişmeyen şey siyasilerimizin ve bürokratlarımızın dünyaya özgün bir bakışının hiç olmayışı ve dışarıda “lider” saydıkları ülkelerdeki uygulamaları hemen alıp getirip burada en aşırı şekliyle uygulamaya girişmeleri.

1919 yılında ABD’de “içki bütün kötülüklerin anasıdır” denilerek çıkartılan “prohibition” (alkol yasağı) yasasının daha henüz mürekkebi kurumadan bizde de Men-i Müskirat Kanunu’ adıyla uygulamaya geçirilmesi ve içki içenlere “Dayak, hapis ve para cezası” getirilmesi örnek olarak verilebilir. (Lütfen okuyunuz)

Recep Peker’in 1936’da faşizm’i incelemek için italya’ya gönderilmesi ve dönüşünde bizim de bu sistemi mutlaka aynen uygulamamız gerektiğini savunan bir rapor hazırlaması. 46-47’de başbakan olduğunda da bu görüşlerini uygulamaya geçirmeğe çalışması bir başka örnektir. (Dünyada başlayan aksine rüzgarlar yüzünden uygulamada kısmen başarılı olabilmiş.)

Günümüzden en somut örnek 5510 sayılı “Genel Sağlık Sigortası Kanunu” dur. Bu kanun ABD anayasasının ruhuna taban tabana zıt olduğu halde Obama hükümetinin uygulamaya geçirmeyi başardığı Hastayı Koruma Yasası’nın (The Patient Protection and Affordable Care Act) tam ayni. Bizim 5510 sayılı yasamız ABD’deki ObamaCare adı verilen yasanın en vahşi şekliyle bir uygulamasından başka birşey değil. Sağlık hizmetlerini temelli devletleştiren ve devletten bu hizmeti “çok yüksek bir bedel ödeyerek” satın almayı herkese mecburi hale getiren bu yasaya karşı ABD’de şiddetle mücadele edilmektedir. Umarız sonuçta ABD’yi ABD yapan temel anayasa “Bill of Rights”(Temel Hak ve Özgürlükler) galip çıkar, ObamaCare de tıpkı Prohibition (İçki Yasağı) gibi kısa bir sürede tarihin tozlu raflarına kalkar. Çünkü bizdeki durumun düzeltilmesi de ancak ondan sonra mümkün olabilecektir.

Recep Peker Faşizmi Türkiyeye getirme konusunda çok kararlı idi.


Bizi eğitme (Milli Eğitim) ve bizi koruma (Milli Güvenlik) hizmetlerini devletimizin nasıl sağladığını biliyoruz. Şimdi devletimiz bizi sağlıklı kılmak (Milli Sağlık) işine girişmiş durumdadır. Bireyin irade ve özgürlüklerine karşı şiddetli bir devlet azgınlığı halen dünyada tüm şiddetiyle sürmekte.

Kürtaj Cinayettir. Devlet cinayetleri engellesin ! Öyle mi?.

Peki ya devlet kendisi bizzat ülkedeki ölme ve öldürmelerin en çoğundan (doğrudan veya dolaylı olarak) bizzat sorumlu bir kurum ise? Katile cinayet engelleme görevi verilir mi? Kürtaj dediğimiz şey bir bireyin kendi sebep olduğu hayatı (şartların müsait olmaması nedeniyle) başlamadan durdurmak istemesi. Cenin henüz onun kendi bedeninin bir parçası. Toplumun malı felan değil. Yoksa henüz doğmadan kendini devlet sayan birilerinin malı haline mi geliyoruz?. İnsan şu dünyada kendi bedeniyle ilgili kararları kendisi alamayacaksa onun yerine kim alabilir?. Ne hakla. Soru insan yaşamının hangi noktada başladığı değil. O yaşamla ilgili kararları kimin almaya hak sahibi olup olmadığı.. Öyle değil mi?

Yaşamama ve ölmeme bir bürokrat veya siyasi karar verecek ise eğer, hiç yaşamıyayım daha iyi.

Yorum gönder

Yorum göndermek için giriş yapmalısınız.