TRT

Münakalat – Muhaberat Mevzuatı | | Ağustos 4, 2010 at 2:26 pm

Türkçeden başka dillerde yayıncılık sorunu milli televizyonumuzu epey uğraştırdı

önceki yazı

önceki yazı

Özel Radyo ve TV kanallarının denetim ve düzenlemesi (sansürü) ile ilgili yasa oluşturulurken daha öncesinden “tekel” konumunda bulunan devlet radyo televizyon kurumu TRT’nin konumu da özellikle takviye edildi. Özel TV’ler tarzındaki cezalandırmalardan ve yüksek oranlı harçlardan muaf tutuldu.

Özel televizyonların yayına geçmesiyle toplam reytingler içindeki payı %7’ye kadar düşmüş olan devlet televizyonunun ”devamlı ve yeterli” gelir kaynağına kavuşmasını garanti altına alan 3093 sayılı yasa özetle şöyledir;

Türkiye Radyo ve Televizyon Gelirleri Kanunu
4 Aralık 1984 tarihli ve R.G. 15.12.1984 – 18606 yayınlanan 3093 sayılı kanun TRT (Türkiye Radyo – Televizyon) kurumuna devamlı ve yeterli gelir kaynağı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Bu kanunun ikinci maddesine göre sekiz değişik gelir kaynağı tanımlanmaktadır. Bunlar arasında ülkede satılan tüm radyo, televizyon, video gibi elektronik cihazlardan bandrol ücreti kesilmesi, elektrik enerjisi faturalarından pay ayrılması, film, bant, plak, nota, dergi, kitap ve benzerlerinin yapım, yayın ve satışından elde edilecek gelirler, konser, temsil ve programlara giriş ücretlerinden elde edilecek gelirler ve TRT’nin kendi ilan ve reklâm gelirleri bulunmaktadır.
Kurumun bütçesinin sadece yaklaşık yüzde bir (%1) kadarı kendi yıllık ilan ve reklâm gibi faaliyet gelirleri (hepsi 15 milyon dolardan az) ile karşılanmakta iken, geri kalan (%99) giderleri yasada tanımlanan diğer kaynaklardan (faturalarımıza yapılan kesintilerden) aldıklarıyla tamamlanmaktadır. Kanal yatırımcısı kendi kazancından daha fazlasını RTÜK’e harç olarak öder iken o hiç harç ödemez.

Görkemli binalara ve diğer kanalların toplamı kadar personele sahip olmasına karşın TRT

Televizyon izlesin izlemesin her ailenin bütçesinden yüzlerce premium kanala sahip bir dijital platform aboneliğine ödenebilecek bedelin birkaç katını TRT için (diğer harcamalarının faturaları üzerinden) ödemek zorunda bırakılması düşündürücüdür.
Aslında kamu televizyonlarının harcamaları bulunduğu her özgür ülkede rahatsızlık yaratan bir tartışma konusu. Örneğin Almanya’da (bizdeki eski TV vergisi gibi) evdeki TV cihazı başına ödenen bir maktu vergi (3 ayda bir toplanan €53 yani aylık €17.03 Rundfunk Gebühr) var. Bu vergiyle toplanan paralar ARD, VDR gibi (halk tarafından pek de sevilmeyen) birkaç devlet kanalı tarafından paylaşılıyor.
Devletin kendi işlettiği kanal için vatandaştan zorla para alması her ülkede rahatsız edici bir durum. Yine de, hiç televizyon izlemeyenlerden değil de izlenen TV cihazı başına takdir edilen bir bedel olması (göreceli olarak) çok daha mantıklı.
17 Ekim 2009’da resmi gazetede yayınlanan değişikliğe göre TRT’nin faturalarımızdan aldığı pay daha da arttırıldı. Araçlarda yer alan radyolardan %16 (32 TL civarında) TRT bandrol vergisi alınmakta idi. Değişiklikle bu oran yaklaşık 6 kat artırıldı. Artık TRT’nin payı radyo-teybin değeri üzerinden değil otomobilin fabrika çıkış değeri üzerinden ödenecek. Ucuz araçlar için alınan TRT vergisi 168 TL’ye çıktı (aracın bedelinin %1’ine yakın). Ferrari gibi lüks araçlar için alınan TRT payı ise 5500 TL’yi buluyor. Bu rakam en yüksek ev tiyatrosu sisteminin fiyatının bile çok çok üstünde bir bedel. Üstelik uygulama geriye dönük olarak 3 Temmuz 2009’dan başlatılıyor. Çoktan satılmış olan araçlar için otomotivciler TRT’ye 30 milyon lira daha ilave bir para ödemek zorundalar. Otomotivdeki öngörülen TRT harcı 126 milyon lira. Yani sektördeki firmalar bir yandan ayakta kalmaya savaşırken öte yandan denkleştirip bu parayı TRT’ye ödeyecekler. Elektrik faturalarından %2 ile 2008’de ödenen pay da 484 milyon lira idi. Bu rakam yaklaşık olarak devletin paralı köprüleri ve otoyollarından geçerken ödediğimiz geçiş bedelleri toplamı kadar yapıyor. Ama TRT’nin harcamaları bunun üç katından fazla. DVD, VCD, MP3, radyolu banyo, koşu bandı, aklınıza ne gelirse hepsinin üzerinde TRT payı var. En ummadığınız herhangi harcamanızın içinde TRT payı var. Yılda bir buçuk milyar lira bütçenin içine sığamıyor ve hükümet yasa değişikliğiyle TRT’nin haraçlarını arttırarak bu hiç hak edilmedik gelirlerini daha da arttırmak uğraşı içinde…

sonraki yazı

Sonraki yazı

A.B.D.’de litre fiyatı 0.106 dolar olan benzinin bizdeki fiyatı 1.477 dolar. Yani Ekim 2009 itibariyle Türkiye’de aynı benzin A.B.D.’dekinden yaklaşık 14 kat daha pahalı satılıyor. Satın aldığımız 3 liralık benzinin 2 lirası vergiye gidiyor. Bu bir dünya rekoru. Bir araç satın aldığınızda iki tane de devlete alıyorsunuz. Bir depo doldurduğunuzda, iki depo da devlet için dolduruyorsunuz. O sizin yerinize biniyor.

Comments are closed.