İnternet mevzuatının ortaya çıkışı
Münakalat – Muhaberat Mevzuatı | canakci | Kasım 3, 2010 at 3:47 pmTıpkı gelişen teknoloji sonucu (mecburen) özel TV’lerin kurulabilmesi söz konusu olduğunda nasıl hemen bir yasa çıkartılıp TV kanallarının yayın özgürlüklerini kısıtlayacak özel bir sansür(denetim ve düzenleme) kurumu oluşturulduysa internet imkânları ortaya çıkıp insanlar kendilerini ifade edecek yeni bir özgürlük alanı bulduklarını sanmaya başladıklarında da hemen bu özgürlükleri zapt-ü rapt altına alacak bir yasa çıkarma yoluna gidildi.
Bu konuda yapılan ilk girişimler gerçekten acemice idi ve önce “İnternet Basındır” (basın yasasına tabi olmalıdır) şeklinde bir karar ortaya çıktı. Çok komikti gerçekten ve eğer uygulanabilse idi internette yer alacak her sayfayı ilgili genel müdürlüğe gönderip tasdik ve onay almak gerekecekti. Uzunca bir git gel döneminden sona nihayet 2007’de bir “internet suçları denetim ve düzenleme yasası”” ortaya çıktı.
4 Mayıs 2007 tarihli RG‘de yayınlanarak yürürlüğe giren 5651 no’lu bu yeni yasanın amacı birinci maddesinde;
”içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemek” olarak açıklanmaktadır.
Kanun öncelikle internet ortamında yaralan “kullanıcı dışındaki” tüm sivil tarafları içerik sağlayıcı, toplu kullanım sağlayıcı, yer veya erişim sağlayıcı v.b. olarak isimlendirip “izin ve yetkilendirme belgesi” ile kayıt ve kontrol altına alıyor. Sonra bu kayıt altına aldığı tüm tarafları kendisi için hafiyelik yapmakla, kişilere ve kurumlara ait özel bilgileri kendi kullanımına açık olacak şekilde saklamakla yükümlendiriyor.
Uymayanlar için şiddetli cezalar öngörmüş. Tüm bu sistemin başına da binaları ve yeni ihdas edilen 12’si birinci dereceden toplam 93 kadrosu ile yeni bir başkanlık (IDB) jandarma olarak dikilmektedir.
Sanal ortamı insanların yaşadıkları fiziksel ortama benzetecek olursak bu yasa ile yapılmak istenen “”her sokağa bir bekçi, her apartmana yönetici ve işyerine sorumlu müdür tayin edip bunların her birini bulundukları yerden geçen tüm insanları ve hangi saatte ne yaptıklarını kaydetmekle yükümlendirmek””
Devlet için bu hafiyelik görevini ya da ilgili kurumun öngördüğü cezalandırma talimatını yerine getirmeyenler için de şiddetli cezalar öngörülmüş””.
Muhtarlar(ISP) ve tüm ev sahipleri(hostingci) vatandaşı 7/24 izleme göreviyle vesikalanıyor.
Apoletli birisi gelip “”Şu eve şu gün kim girdiydi”” diye muhtara sorduğunda muhtar hemen bildirecek. “”Valla O an görmedimdi.”” derse yandı ki ne yandı. Hemen muhtarlık rozeti elinden alınıp Fizan’a sürülüyor.
Ev sahibine de diyecek “”At bu rezili evinden. Müstehcenlik yapmış zındık kâfir.”” Ev sahibi “baş üstüne” demek zorunda. Yoksa hemen gelip apartmanını buldozerle yıkacaklar…
Bu yasaya herhangi yönüyle benzeyen bir örnek gelişmiş dünyada hiç yok. Yasa insan hakları ile ve bizim de taraf olduğumuz AB müktesebatının çeşitli yönleriyle çelişmektedir. Yasaya taa İttihat ve Terakki zamanından gelen, Teşkilat-ı mahsusa zihniyeti ve Takrir-i Sükun mantığı sinmiştir.
“Vatandaşım dünyanın yeni teknolojilerinden yararlanarak bilgisini, üretimdeki katma değerini, dünyayla entegrasyonunu, umurunu, gönencini nasıl artırabilir?” konusu bu yasanın yasakçılarının hiçç tasası değildir.
Orwellyen “”Büyük Birader”” liğe soyunmuş devlet. “”Vatandaşın ne söyleyip ne dinleyeceğine ben karar veririm”” diyor. Vatandaşımın ne okuyup, ne izleyeceğine ben izin verebilirim ancak””. “”Benim izin vermediğim tarafa sakın bakmasın, konuşmasın, dinlemesin”” diyor… Vatandaşlarım benim hapishanemde yaşayan mahkûmlarımdır, ben buranın gardiyanıyım diyor…
YouTube, IMDB, WordPress kim oluyormuş !!. “”Hepsini kapatırım ha”” diyor. “”Gelsinler benimle işbirliği yapsınlar”” diyor. İşbirliğinden kastı şu;
— “”Şu yazıları/videoları kaldır, şu adamın üyeliğini de hemen sil, iptal et banla bir daha hiç yazamasın”” dediğimde gereği hemen yapılacak… Benim polisim gibi her an emrimde olacaksın”””
— “”Ama ya ifade özgürlüğü??””
— “”Orada ne ifade edilir ne edilemez ona ben karar vereceğim””
İnternetin yeni RTÜK’ü, yani internette sansürü uygulamakla yükümlü kurum olan “”Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı “”(TİB). Kurum 3 Temmuz 2005 tarihinde çıkarılan yasayla faaliyete geçti. Başlangıçta sadece “”telefon dinlemeleri”” görevini üstlenen bu kurum daha sonra (İDB) İnternet Daire Başkanlığı’nın da bağlanmasıyla “”internet erişimi engellemesi”” konularında yetkili kurum haline gelmiş. .
Sitelerin erişimi ve engellenmesi 5651 sayılı “İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”a göre düzenlenmektedir. Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir. Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet Savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir. Bu süre içinde kararın onaylanmaması halinde tedbir, Cumhuriyet Savcısı tarafından derhal kaldırılır.
Koruma tedbiri olarak verilen erişimin engellenmesine ilişkin karara itiraz edilebilir. Hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından verilen erişimin engellenmesi kararının birer örneği, gereği yapılmak üzere Başkanlığa gönderilir. Erişimin engellenmesi kararının gereği, derhal ve en geç kararın bildirilmesi anından itibaren yirmi dört saat içinde yerine getirilir. Soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmesi, kovuşturma evresinde beraat kararı verilmesi veya yasak içeriğin siteden kaldırılması halinde sansürleme işlemi sona erdirilir.
Yasak unsurlar şunlar:
İntihara yönlendirme (md.84), Çocukların cinsel istismarı (md.103/1), Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (md.190), Sağlık için tehlikeli madde temini (md.194), Müstehcenlik (md.226), Fuhuş (md.227), Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama (md.228), ve 25/7/1951 tarihli ve 5816 sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar.