Asgari Ücret Ne Kadar Olmalı?

Para, Devletler ve Biz | | Mart 27, 2022 at 10:24 am

Sizce bugünün dünyasında bir çalışanın “insanca” yaşayabilmesi için alması gereken en az ücret ne kadar olmalıdır?  Zihninizde belki $ veya TL cinsinden bir rakam beliriyordur ama bütün mesele arz talep dengesi cinsinden bu rakamı belirlemekte kullanılabilecek objektif bir kıstasınızın mevcut olup olmadığı. Aşağıdakileri okuduktan sonra belki siz de bu soruya anlamlı bir cevap bulmanın pek mümkün olmadığının farkına varacaksınız.   

Bir tür doğrudan demokrasiyle yönetilen İsviçre’de eskiden asgari ücret yoktu ve Mayıs 2014’te yapılan bir halk oylamasında İsviçreliler SF 22 (bugünkü kurla 350 TL) saatlik asgari ücreti kabul etmemişlerdi. Ücretli çalışanların %90’dan fazlasının zaten bu rakamdan daha yüksek ücret aldığı bir ülkeden bahsediyoruz. Aslında bu sonuç seçmenin rakamı az veya çok bulması değil, işveren gözüyle baktıkları için ücret alt sınırının arz ve talebe göre piyasa tarafından özgürce belirlenmesini tercih etmesinden kaynaklanıyordu. Aradan geçen zaman içinde orada da durum değişmiş ve halen 230 TL gibi yasal bir saatlik asgari ücret geçerli hale gelmiş durumda. Oysa ülkedeki ortalama aylık ücret bizim paramızla 80.295.- TL. (Son IPhone endeksine göre de İsviçreli bir çalışanın 1 saatlik emeği Türk çalışanın 3 günlük emeğine denk geliyor.)

ABD’de ise eyaletten eyalete değişen bir asgari ücret var ama federal asgari ücret $7.25 (saatte 103 küsur TL) ve çalışanlar bu rakamın en az 12-13 dolara çıkması gerektiğinde ısrarlılar. Türkiye’de ise 2022 itibariyle aylık 225 saat çalışmaya göre saatlik asgari ücret rakamı brüt 22 lira 25 kuruş olmaktadır. (Neti 1 doların altına gelen bu değer açlık sınırının bile altına inmiştir.)

Şimdi size sorum şu, sermayenin, ticaretin, emeğin ve teknolojinin büyük ölçüde küreselleştiği günümüzde mesela ABD’de yaşayan birisi halen küresel ücret çizelgesinin en aşağılarında yer alan Türkiye’deki bir çalışanın bile daha altındaki bir ücretle çalıştırılabilir mi? Eğer halen buna bile razı edilebiliyor ve çalıştırılabiliyorsa dünyada herhangi bir asgari ücret rakamından söz edilmesi ne derece mantıklıdır?

Her gün eski sorunlara yeni çözümler bulan veya var olan çözümleri dijital teknoloji yardımıyla radikal ölçüde geliştiren yeni  (startup) kuruluşlar ortaya çıktığını ve bunların inanılmaz bir hızla büyüyüp serpildiğini duyuyor görüyoruz. ABD merkezli “Solid 8” de böyle bir şirket. Büyük teknoloji şirketlerine “online insan emeği” satıyor. İster beyaz yakalı, ister mavi yakalı her türlü insan emeğinin yerini hızla makinelere devrettiği günümüzde toptan insan emeği satışı nasıl bir maceradır?

Öncelikle bir meslek eğer “ne durumda ne yapılacağı önceden belirlenebilen” nitelikte ise günümüzde o meslek er geç insandan alınıp makineye aktarılmak zorunda, çünkü makine o işi daha hatasız, hızlı ve verimli yürütebiliyor. İnsan emeğinin makineyle rekabet etmesi neredeyse imkânsız. Mekanik fiziksel işleri mekatronikler, zihinsel işleri de yapay zekâlar devraldıkça insan emeğine olan talep hızla azalıyor.

Tam da böyle bir dönemde “niteliksiz” insan emeğine ihtiyaç gösteren tamamen yeni bir alan ortaya çıkmış durumda. Bunu “Yapay zekâ eğitimi işi” olarak tanımlayabiliriz. Yapay zekâların günümüzdeki mucize marifetlerinin kaynağı aslında çoğu zaman “deep learning” denilen süreç. Yorumlanmış büyük veri (big data) kaynaklarının analizine dayalı bu süreç içinde yorumlama işinde bazen insan emeğine gerek duyuluyor. Mesela bir görseldeki çok sayıda insan kafasına benzer şeklin içinde yer alan insanların teşhis edilip ayrımsanması gibi “insanların kolayca yapabildiği” bir işi makinenin öğrenmesi (pattern recognition) böyle bir süreç. Ama bir yapay zekâ ancak derin öğrenme safhasından sonra böyle bir işte insandan daha başarılı olabilir. Mesela birbirine benzeyen çeşitli objelerin, seslerin, sözcük telaffuzlarının ayrımsanması öncelikle insan yorumu gerektiriyor. Makine bunu bir kere öğrendikten sonra artık bir telefon santralinde ayni anda gerçekleşen iki bin görüşme içinden bizim Mustafa’nın ses imzasının hangi hatta yer aldığını şıp diye bulabiliyor yahut kameradaki kalabalık insan grubu içinde hangisinin bizim Mustafa olduğunu bulup kamerayı ona zumlayabiliyor.   

Halen az sayıdaki devasa teknoloji şirketi yapay zekâlarını eğitirken böyle büyük miktarda vasıfsız insan emeğine de ihtiyaç duyuyorlar ve bunu da böyle bir taşeron firma vasıtasıyla çok makul bir maliyetle temin edebiliyorlarmış. Ben bunu Rus televizyonu RT’nin bu konuya tahsis ettiği yarım saatlik bir haber programdan öğrendim. RT kanalı özellikle ABD liberalizminin ne kadar kötü istismarlara yol açan ahlaksız bir düzeni olduğunu tüm dünyaya duyurmakla görevli bir kanal.

Endüstri devriminin başladığı 1800’ler İngiltere’sinde bir yandan zenginlik çok artarken öte yandan fukaralık da hızla artmaktaydı. Emekçilerin “İşevleri” denilen yerlerde yaşam koşularındaki kötülüğü sınırlamak amacıyla poor law (fakir yasaları) ihdas edilmişti. Şimdi de 4. Sanayi devriminin insan emeğini değersizleştirmesi sonucu benzer koşullar ortaya çıkmakta.

Online emeğini satanların yevmiyesinin (günlük gelirinin) çoğu zaman 3,5 doları bile geçmediğini, ayrıca ABD’de geçerli çalışan haklarıyla ilgili (sigorta vb) hiçbir mevzuatın da işletilmediğini anlatıyor, suç duyurusunda bulunuyor.  Gerçi benim kafam karışık. Burada herhangi bir haksızlık yapıldığından emin değilim. Online emek katkısı sadece ABD’lilerden değil dünyanın her tarafından sunulabiliyor. İşe gitme gelme yok, çalışma saatleri yok. Oturduğu yerden parça başı istediği zaman istediği miktarda emek verebiliyorlar. Küresel piyasada atıl emek arzı o kadar fazla ki bazı insanlar için emeğine ve boşa giden vakitlerine bir kuruş bile bedel biçilmesi kıymetli oluyor. Küreselleşme karşıtı yayınları olan RT kanalı 24 Şubat 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından tüm dünya uydularından indirildi.     

Yorum gönder

Yorum göndermek için giriş yapmalısınız.