Sivil Resmiyet Nedir?
Sürekli Söyleşi | Cumhur Baskan | Ekim 6, 2022 at 9:37 amI.K- Sivil sözcüğü “resmi” sözcüğünün zıt anlamlısıdır. O yüzden, bu kavramı size açık biçimde tanımlamamın biraz güç olacağını biliyorum. Yine de elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım çünkü “Kamu = Devlet” kavramının yarattığı cenderenin içinden çıkıp kurtulabilmenin temel aracı bence bu kavram ve bu kavramın doğru anlaşılabilmesidir.
B.N- Tam olarak ne ifade etmek istediğinizi anlayabilmiş değilim. Şu an kullanımda “Resmi” demek bir şeyin devlet sorumluluğunda, kontrolünde ya da işlerliğinde demek çünkü. “Resmi işlem” dendi mi aklıma bürokratik işlemler geliyor.
I.K- Resmi muamele denildiği zaman aklımıza vatandaşın devlet dairelerinde yapması gereken işlerle ilgili, dosya, evrak, kayıt, imza, mühür.. vb konular geliyor. Bu da doğal çünkü tapu kaydı, nüfus işleri, evlilik, emniyet, adli sicil, sağlık ya da ölüm… hemen her şeyin esas itibariyle resmi kayıtları bugün itibariyle devlet tekelinde tutuluyor. Örneğin, ninemizin kızlık soyadını bile bilemediğimizde kamunun Mernis kaydından bulup çıkarma eğilimindeyiz. Çünkü sivil hiçbir veri kayıt sistemine sahip değiliz. Eskiden köylerde kasabalarda yaşarken olduğu gibi birlikte yaşanmışlıklardan, tanışıklıktan teamüllerden itibardan kaynaklı bir özel hukukumuz da yok. Aramızdaki özel hukuku tesis edecek araçlara sahip değiliz. Kayıtla tutma ve ilişkilerimizdeki güvenliği tesis etme işi tamamen bir kamu tekeli olarak tanımlanmış. Bireyler arasındaki özel anlaşmalar bile eğer onun tasdikinden geçmemişse geçersiz oluyor.
C.B-Peki, ‘sivil resmiyet’ ne anlama geliyor?
I.K-“Sivil Resmiyet” halen devletin uhdesinde/tekelinde bulunan her türlü resmi kayıt, bilgi, belge işlerinin sivil olarak görülmesi anlamına geliyor. Bir örnekle açıklayalım; Mesela elimizdeki para esas itibariyle ürettiğimiz malın /hizmetin ederinin ne kadar olduğunu ve dolayısıyla ne kadar harcama istihkakımızın olduğunu gösteren bir kayıt. Halen hazine, maliye ve Merkez Bankası nezaretiyle temsil ve idare ediliyor. Ve geçerliliği yani “resmi” oluşu bu yolla sağlanıyor. Ama eğer blokzincirde tutulan ve cüzdandan cüzdana aracısız aktarılabilen bir kayıt (örneğin, bitcoin) olsa idi devletten bağımsız “sivil” ve aynı zamanda resmi ( yani geçerli) bir para olacaktı. İşte, sivil resmiyet, hayatın her alanında büroksiden kurtularak sivil iradenin hakim ve geçerli (resmi) olması demek.
Z.E- Devlet bu işi iyi kötü yapıyor. Neden sivil bir resmiyete ihtiyaç duyalım ki?
I.K- Çünkü, tapu kaydı, nüfus İşleri, evlilik, emniyet, adli sicil, ticari sözleşmeler… resmi kayıtları bugün itibariyle devlet tekelinde tutulan şeyler. Devlet, böylelikle kendisini gereksiz yere ‘olmazsa olmaz’ bir yere yükseltmiş oluyor. Oysa, devletin tuttuğu bu tür kayıtlar “sivil” olarak güvenilir şekilde kayıt altına alınabilirse o zaman resmi yasama yürütme ve yargıda ona hiç ihtiyaç kalmayacak.
Z.E- Neden devletin tamamen sıfırlanmasına ihtiyaç duyulduğunu anlayamıyorum.
I.K- Sorulara sorular ile yanıt vermek istiyorum. Bugünkü sistemde devletin bir has yakın adamına yahut kurumuna karşı hak arama mücadelesine giriştiğimde bağımsız bir birey olarak haklı çıkma şansımız nedir? Mottosu “korumak ve hizmet etmek (to protect and to serve)” olan ABD polisi her yıl ortalama 1000 kadar vatandaşını vurup öldürüyor. Böyle bir yapının amacının sahiden vatandaşı korumak ve ona hizmet etmek olduğuna nasıl inanabilirsiniz? Her yıl 3 binden fazla vatandaşını idam eden Çin devletinin adalet sistemine güvenir misiniz? Tabii bu durum ülkeden ülkeye çok büyük farklılıklar gösteriyor ama ben bugün dünyadaki hiçbir devletin yasama yürütme ve yargı sisteminin tam olarak kendi yazılı amaçlarında tarif edildiği gibi işlediğine inanmıyorum. Bir kişi/ grup / zümre tarafından diğerlerine empoze edilen bir yasanın adalet sağlaması mümkün mü? Birilerinin, öbürlerini yargılayıp adalet biçmesi mümkün mü? Bu daha iyisi elde olmadığı için başvurulmuş ya da razı olunmak zorunda kalınmış bir sistem olabilir ancak. Ne bugün ne de geçmişte yetkili kişiler emriyle ve kolluk gücü marifetiyle güvenlik ve adaleti sağlamakta kabul edilebilir bir başarıya ulaşmış ülke yok. Bugün artık sivil bir ortamda “güvenlik sistemleri” dendiği zaman neden aklımıza artık “bekçiler, polisler, jandarmalar, kolcular” gibi kolluk güçleri değil de kameralar geliyor?
B:N-Peki kabul. Gerçekten bugün güvenlik denildiğinde aklıma gelen bekçi ya da polis değil, güvenlik kameraları. Hatta mümkünse bu kameralara polis ya da bekçinin (yani devletin resmi makamlarının) ilişmemiş olmaması tercih nedenim. Doğruya doğru! Pratikte şu an böyle. Ancak, bu bana çok riskli geldi. Tamam güvenlik ve ticari konularda belki olabilir ama doğum , evlilik, boşanma, miras.. . gibi sosyal konularda düzenlemeler nasıl sağlanacak?
C.B- Ben burada bir ekleme yapmak isterim. Bir sistemi, otoriteyi devre dışı bırakmak istersek yerine onun tüm sorumluluk ve görevlerini kusursuz yerine getirebilecek sistem önerisi gerekir. Öte türlü kaos olur. ‘Sivil Resmiyet’ nasıl işleyecek?
Z.E- Evet aynı düşüncedeyim. Devleti sıfırladığımızda yerine gelecek olan “giden geleni aratır” dedirtmemeli. Belirsizliği kabul edebilecek alanlar değil şu söz ettiklerimiz. Özellikle benim de “devletsiz bir sistem, sosyal ve ekonomik alanda işlerliği ve güvenliği nasıl sağlayacak?” Konusunda soru işaretlerim var.
I.K- Tüm sorulara toplu olarak yanıt vereceğim. Ancak öncelikle bir kez daha tekrar etmek istiyorum. Sivil Resmiyet”” kavramından meramım budur: Sivil kişilerin şu hayatta yapacakları (üretim / tüketim / akit vb) işlerle ilgili her türlü dosya, evrak, imza, mühür kayıt, işlerinin devletten (yani hiyerarşik merkezi idarenin) tasarruf ve tasallutundan azade ve güvenli biçimde (blokzincir) kayda geçmesi. Kayıtların istatistiksel amaçla işlenecek kısımlarının “şeffaf” yani ilgili herkesin erişimine açık olmasıdır.
Adaletten başlayalım; adaleti sağlayabilecek temel araç verilerdir. Somut veriler (delil/kanıt) eğer kayda geçmiş ise adalet bir bakıma elde edilmiş demektir. Somut verinin “sivil” ellerde toplanabilmesi ve şeffaf bir şekilde o veriye ihtiyacı olan “herkes” tarafından kullanılabilmesi güvenlik ihtiyacının karşılanmasındaki en büyük adımdır. Adaleti sağlayacak şey hiçbir zaman verilecek olası cezanın ağırlığının caydırıcılığı veya olası telafinin tesellisi olmamıştır. En eskiden beri vatandaş adalet konusundaki geleneksel kamu tavrını “kadı sağır, müftü kör” olarak belirlemiş, onlar aracılığıyla tanrıdan gelecek bir adalete itibar etmemiştir. Bugün de yapılmış büyük adalet sarayları da vatandaşın gözünde adalet ve güvenlik arayışının karşılık bulacağı yerler olarak değil kamunun korkutuculuğunu inşa eden “Allah düşürmesin” denilen mekânlar olmuştur. Merkezi kamu otoritesinde toplanan verilerin kamuya açık olmaması, çalışması için ihtiyacı olan herkese (hiç kimseye) verilmemesi, kaydın güvenli olmaması ve her türlü istismara açık olması gibi sorunları sürekli yaşıyoruz.
SSCB’nin yıkılışında toplumdaki ve devletteki (imparatorluktaki) çürümenin kaynağına dair temel bir tespit ve yeniden kuruluşun iki temel düsturu vardı; “”Glasnost””(şeffaflık) ve Perestroyka (yeniden yapılanma). Doğruydu ve tam olarak da bu ihtiyacı yansıtıyordu. Ama Rusya’nın yıkılıştan sonraki yeniden kuruluşunda da Glasnosta dayalı yeniden yapılanmanın gerçekleştirilemediğini biliyoruz.
Buradan şu sonuca varabiliriz ki aslında belki tüm devletler böyle bir dönüşüme karşı çok dayanıklı ve dirençlidir. Devletlerin gizliliğe, hiyerarşik merkezi idareye ve gerçek verilerin bir merkezde toplanıp halktan sır olarak saklanmasına çok fazla ihtiyaçları vardır. Öte yandan devletler (Orwellyen Big Brother rejiminde olduğu gibi) vatandaşlarının kendisi karşısında çırılçıplak olmasını, kişiye ve yaptıklarına ilişkin her türlü özel verinin kendi tasarruf ve tasallutu altında tutulmasına da ihtiyaç duyabilir. Bu şekilde halk üzerinde dayatılmış olan köleleştirmenin, kitlesel cinayetlerin, hırsızlığın, zorbalığın sürdürülebileceği inancı vardır.
Günümüzde büyük verileri toplama ve işleme (veri madenciliği) konusunun çok büyük önemi olduğu keşfedildi. “Big Data” denilince milyonlarca kişinin farklı kaynaklardan elde edilen petabaytlarca hatta egzabaytlarca büyüklükteki alışveriş, müşteri, sosyal medya ilişkileri, mobil cihaz verileri, sokak kameraları kayıtları bilgileri kast ediliyor. Geleneksel veri işleme uygulamalarının yazılımlarının gücünü aşan bu büyüklükteki veri tabanları genellikle yapay zekâ tabanlı özel sistemlerde inceleniyor ve işleniyor. Özellikle insan davranış yaklaşım ve ilişkilerindeki örüntüler, trendlerle ilgili akla gelmedik keşiflerde bulunmak mümkün hale geliyor.
Buradan yola çıkarak diğer alanlara bakalım ve işleyişe bir göz atalım;
Kişisel veri nedir?” Diyecek olursanız; nüfus bilgileri (T.C. kimlik numarası, adı, soyadı, doğum yeri ve tarihi, anne ve baba adı gibi), adli sicil kaydı, yerleşim yeri, eğitim durumu, mesleği, banka hesap bilgileri, telefon numarası, elektronik posta adresi, kan grubu, medeni hali, parmak izi, DNA’sı, saç, tükürük, tırnak gibi biyolojik örnekleri, cinsel ve ahlaki eğilimi, sağlık bilgileri, etnik kökeni, siyasi, felsefi ve dini görüşü, sendikal bağlantıları gibi kişinin kimliğini belirleyen veya belirlenebilir kılan, kişiyi toplumda yer alan diğer bireylerden ayıran ve onun niteliklerini ortaya koymaya elverişli, gerçek kişiye ait her türlü bilgidir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi – 2014/3760 karar). Olarak tanımlanıyor.
Esas olarak her toplumda şu an devletlerin tekelinde bulunan kişi başına tutulan kayıtların 2 ana kolu vardır:
1-Sosyal
2-Ticari.
“Sivil Resmiyet” geçerli olduğunda sistem nasıl işleyecek?
- Sosyal işleyiş: Sivil bir FaceBook’un resmi versiyonunu düşün. Esas olarak şimdikinden farkı editlenemez, silinemez bir (blokzincir) kafa kaydı. TC kimlik no gibi, kişi başına tektir. DNA, parmak izi, retina taraması, ses imzası, vb diğer biyometrik bilgiler; ki bunlar esas olarak sadece makinelere gerektiğinde senin sen olduğunu doğrulatmakta kullanılabilecek kayıtlar. Yani bu bilgiler editlenemeyen, kopyalanamayan, dağıtılamayan bilgiler. Sadece makineler tarafından herhangi şüpheli durumda çapraz sorgulayıp doğrulama /verifikasyonda kullanılıyor. Doğduğunda (vasisi tarafından) girilmeye başlanıyor, daha sonra da kendisi yetişkin bilgilerini şahsen girdirtip doğrulatabiliyor. Kendisiyle birlikte başka bir kişinin onayıyla girilebilen (medeni durumu gibi) kendisinden başka gerekli herkesin onayıyla işlenebilen (adli sicil kaydı gibi) bilgiler var. Sosyal suç sayılabilecek konularla ilgili veriler editlenemez biçimde gerçek kişilerin siciline işleniyor. Ceza düzeni yok. Ancak itibar üzerine bir caydırıcılık söz konusu. Yani kişinin sosyal özellikleri üzerine araştırma yapan herkes bu verilere erişebildiği için istenmeyen hareketlerin verileriyle kayda geçmesi çok önemli. Sağlık durumuna ilişkin tahlil verileri ve raporlar da doğrudan makineler tarafından işleniyor.
Unutmayın; Yapay zekâların performansında insana üstün gelmesini sağlayan bir taraf var. Çok tane örneği (Big Data) analiz ederek insanların bulması olanaksız ilişkileri bulup çıkarabiliyor. Yüz tanıma algoritmaları çok gelişti. Sokakta önünden geçtiğiniz reklam tabelası sizi tanıyıp adınızla hitap edebilir, ilgi alanlarınıza ilişkin özel reklamlar ve promosyonlar önerebilir. Artık, bilim kurgu filmlerine konu olabilecek bu tür şeyler bugün teknik olarak olanak dâhiline girmiş durumda. Bir santral batisinde ayni anda telefon görüşmesi yapmakta olan 2 bin kişinin sesi dinlenerek ses imzasından hangi fiziksel hatta görüşenin “A” kişisi olduğu tespit edilebilir. DNA analizleri üzerinden, gerçek genetik ırklar, (yüzde kaçımızın tarif edilen Türk tipine ne derece uyup uymadığımız) belirlenebilir. Hangi kötü hastalıklara ne derece yatkın olup olunmadığı belirlenebilir. Buna göre doğal olarak sağlık sigorta primlerimizin de farklı farklı olması gerekecek, kimimizin gelirinden daha çok kimimizden daha az alınacak. Hiçbirimizin eşit hatta benzer durumda olmadığımız ortaya çıkacak. Bir işteki potansiyel verimliliğimiz biz daha işe girmeden önce belirlenebilmeli ve ona göre hak edeceğimiz ücret hakkaniyet çerçevesinde belirlenebilmeli. O yüzden her zaman iş akitlerinde kaba bir özgeçmişten çok daha fazlası gerekecek. Tabii tüm geçmişimize ait bir performans kaydımız da olmalı. Kendi beyanınıza itibar edilmeyip güvenilir ve teknik olarak hiç kimse tarafından editlenip değiştirilemez nitelikteki olan resmi kayıtlarımıza bakılmalı. Burada “resmi” derken kamusal canavar Leviathan’ın “resmi” dediği kayıtları kastetmiyorum, tekrar vurgulamak isterim.
2- Ticari İşleyiş : Bunu da linkedln’in resmi versiyonu gibi düşünün. Burada eğitim ve iş hayatının en başından itibaren herkesin resmi kaydı var. Her türlü nakit akışları, aldıkları, sattıkları mal ve hizmetler. Bunlarla ilgili kendi memnuniyet ve müşterisinin memnuniyet kayıtları var. Bu kayıtlar sadece giren tarafından editlenebilir. O yüzden itibar puanı kaybına uğrayabileceği endişesiyle memnuniyet kayıtlarını yüksek tutmak gayretinde. Ticari suç da ceza da yok. Her şey akıllı kontratlarda ve itibar üzerine yürüyor. Belirli suçların işlenmesine ilişkin mağduriyetler teknik olarak engellenmiş. Mesela karşı taraftan tatmin cevabı gelmedikçe malın ve paranın otomatik iadesi söz konusu. Hükmi şahsiyet diye bir şey yok. Tüm mükellefiyetler gerçek kişiler üzerinden yürüyor. Her mükellefiyetin sahibi sorumlusu belirli gerçek kişi. Şirketler ve markalar var ama maddi hukuki sorumlulukları daima kişiler üzerinde. Hukuk akıllı kontratlarla temsil edildiğinden yargı da otomatik olarak yürüyor. Gerçek verilere gör epara ve itibar kimin hakkı ise ona mutlaka otomatik geri dönüyor. Kişilerin idari ve yargısal bir yetki ve sorumluluğu yok.
Kişilerin ticari ve sosyal kayıtları ayrı veri tabanlarında birinden diğerine geçişi kısıtlayan çok özel şartlar var. Kayıtların tutulduğu sunucular, bunları birbirine bağlayan dijital santraller ve diğer ağ aksamı (donanımı) çok ve çeşitli, ama Google gibi büyük şirketlerin elinde değil. Hepsi çok sayıdaki küçük işletmeci kişi ve ailelerin sahipliği yahut zilyetliğinde. Bunlardan biri veya birkaçının ani kaybı hiçbir veri kaybına yol açmıyor. İşletim yazılımları da ayni şekilde çok ve çeşitli. Bilgisayarınızdaki internet tarayıcılar (Chrome, Edge, Opera) gibi düşünün farklı sahipleri ve işleticileri var ve bunlar donanımcılardan ayrı. Bir işletim yazılımını seçmekle onun içindeki akıllı kontratların öngördüğü kuralları da seçmiş oluyorsunuz. Tıpkı farklı ülkelerin yasaları gibi bunların özgürlük ve şeffaflık dereceleri de farklı. Bu yazılımlar sizin paranızın da itibarınızın da kontrolünü elinde tutuyor. Göçmenlik gibi zahmetli bir prosedürle birinden öbürüne de göçebilirsiniz. Her bir yazılımın içinde de farklı seçenek grupları oluyor. Kişiliğinize ve ihtiyaçlarınıza göre seçiyorsunuz.
Bugün online alışverişte kullanabildiğimiz “kısmen sivil resmiyet” güvenliğimizi yüzde yüze yakın sağlayabiliyor. Ama burada sağlanan güvenlikte kamunun hiçbir güvenlik kurumunun faydalı rolü ve etkisi yok. “Kısmen” dememin sebebi de veri akışının tam kamu kontrolünde olması ve halka açık şeffaflıkta olmamasından kaynaklı. Tam “sivil resmiyet” olması halinde satıcı ile alıcı arasındaki akit akıllı kontrat olacak, verinin (paranın ve malın) akışı “hiçbir farklı kamu kurumuna ve bankaya uğramadan” blok zincir aracılığıyla direkt olarak A kutusu/cüzdanından B kutusu cüzdanına olacaktı. Sistem para/mal/ itibar alışverişini doğrudan ve rızaya göre geri dönüşlü olarak “aracısız” gerçekleştirecek, buna mukabil alışverişin “kişiye özel” kalan tarafı dışındaki veriler (istatistik) herkese açık olacaktı.
B.N- “Akıllı kontrat” ya da “akıllı sözleşme” kavramı ile ne anlatılmak isteniyor?
Z.E- Evet, kim ile kim arasında ve nasıl yapılacak bu akıllı kontrat?
I.K- Akıllı sözleşme; Bir kontratın infazını yürütmeyi otomatik olarak takip ve kontrol ederek sonuca ulaştıracak kas gücüne sahip bir bilgisayar programı veya işlem protokolüdür. Sözleşme koşullarının herhangi bir yerinde ortaya çıkan fiili duruma göre iş akışındaki değişiklik otomatik gerçekleşir. Söz gelimi bir alışverişte taraflardan birisinin kontrata aykırı davranması ya da memnuniyetsiz kalmasına yol açacak beklenmedik bir durumun ortaya çıkması halinde buna uygun müeyyide otomatik olarak yürürlüğe girer, öngörülmeyen sonuçlar ve kayıplar engellenir.
Akıllı sözleşmede klasik bir sözleşme için geçerli imza, onay, noter tasdiki, arbitraj, mahkeme yargı kararı, ceza infazı, icbar masrafları vb üçüncü taraf müdahalelerinin hiçbirine gerek kalmadan her türlü beklenmedik sonuç masrafsız, hızlı ve otomatik biçimde engellenir ve gerçekleşen fiili durum belgelenir. Uygulanabildiği her durumda birbirini hiç tanımayan taraflar arasındaki güven ilişkisi için yasalara, kamu hukukuna ve cebir şiddet (icbar) gücüne duyulan ihtiyaç tamamıyla ortadan kalkar.
Basit olarak bir satış otomatı ile olan alışveriş sözleşmemiz en eski bir akıllı sözleşme uygulaması örneği olarak kabul edilebilir. Çünkü makine alışveriş protokolünün yürütmesi sırasında (parayı alma, kabul etmeme, malı verme, parayı geri verme gibi) ortaya çıkan her farklı duruma göre uygun kararı otomatik olarak uygulayacak bir programa sahiptir.
“Akıllı legal sözleşme” kavramı ise bundan tamamen farklı olup “”kamu hukukunu esas alarak” yasal sözleşmeleri bilgisayar uyumlu hale getirmek üzere tasarlanmış ve yukarıdaki mercileri tamamen işlevsiz kılma avantajını taşımayan bir sözleşme tipidir
Z.E-Devlet ortadan kalktığında tüm sistem bu şekilde yürüyebilir mi diyorsunuz? Varsayalım öyle, çok ciddi suçlar işlemiş biri söz konusu olduğunda ve bu kişi eyleminde ısrarcı olduğunda nasıl bir yol izlenecek peki? Bazı durumlarda ne yazık ki yaptırım gerekli hale geliyor. Böyle bir durumda ne yapılacak? Örneğin, mafya türü bir organizasyon benim işyerimi ya da evimi gasp etti, tüm akıllı kontratlara aykırı davranmakta ısrar ediyor. Ne yapılacak?
A― Hayır.. Akıllı kontrata “aykırı davranabilmek” diye bir şey yok. Akıllı kontrat “makine – makine”, “kişi-makine” ya da “kişi-kişi” arasındaki normal “ilişkiyi” düzenliyor. Arada daima bilgi işlem iletişimi var. Bu ilişki bir tarafın öbürüne “normal yoldan” başvurmasıyla başlıyor. Yani bir satış otomatıyla bir akıllı kontrat başlatmanın (yani ilk olarak hangi düğmeye basacağının) yolu önceden bellidir. Ona basmadan kontrat başlamıyor. Karşı tarafın senin hareketine vereceği cevapla karşılıklı cevaplatılarak kontrat ilerler. Olası her türlü cevap da karşılıkları da önceden belirlenmiştir. Yani kontrat başladığında aykırı cevap diye bir şey yok. Kontrat sadece ne durumda ne yapılacağına dair şartları her iki tarafın da en baştan kabul etmesiyle başlıyor. Hangi şart ihlal edildiğine ne yapılacağı da en baştan bellidir. Yani hangi şart ihlal edildiğinde ne yapılacağı önceden deklare edildiği ve karşılıklı mutabakat sağlandığında kontrat yürürlüğe girer. Her iki taraf en baştan şartlarda mutabık kalmamışlarsa aralarında bir kontrat yok. Verdiğiniz örnek gelip sigara otomatına tekme atan Vandal’ın durumu gibi. Burada makine ile Vandal arasında Vandal’ın aykırı davranacağı bir kontrat yok ki aykırı davranmış olsun?
Bu durum “güvenlik ihlali” dir (Hiçbir tür kontrat konusu değil).
Birisi benim işyerimi / evimi mi gasp etti?
Gasp kelimesi hem “işgal” hem de “tapu kaydını üzerine geçirme” yani “mala tam çökme” durumunu ifade ediyor. Tapu kaydını ele geçirmeden başlayalım. Önceden kaydı benim üzerimde blok zincirde kayıtlı. Kayıt editlenemez ama güncellenir yani üstüne yeni sahiple ilgili bir transaksiyon işlenmeli. Bu tüm tapuların bulunduğu blokzincir dosyasını değiştirecek. Değişiklik bir dosyadan değil birçok dosyadan görünüyor. Transaksiyon nedir? Bana ödeme mi yapıldı? O para hangi hesaba girdi? Miktarı uygun mu? Olay yeri incelemesi yapay zekâ tarafından algılanmayacak mı? Mantıksız bir durum varsa mutlaka bir yerinden sarkar ve ilgili diğer taraflar uyarılır, işlem iptal edilir. Şimdiki gibi bir tapu memurunu ayartmakla bir dosya kaydının değişmesiyle yapılamıyor. Bu olaydan etkilenecek, haleldar olacak başka tüm taraflar olayın oluş biçiminden mutlaka haberdar olacaklar. Razı olacaklar mı? Bir sigortacı bir potansiyel müşteri, bir emlak uzmanı, birçok kişi buradaki durumdan haberdar ediliyor, çünkü şeffaflık var. Sadece birkaç kişinin bilgisiyle yürümesi mümkün değil. Ayrıca oluş biçiminde bir sakatlık varsa alışveriş her zaman otomatik olarak tersine döner.
Aynı durum mülküme zorla giren ve yerleşen kişi için de geçerli. Her tarafta kameralarım var. Dışarıdan görünmeden kayda geçmeden gelip yerleşmek mümkün değil. Eğer mülküm varsa mutlaka onun ve olası tehditlerin özelliklerine uygun bir güvenlik sistemim de olmalı. Ve tabii her türlü güvenlik tehdidini algılayan ve alarma geçip gerekli yerlere haber veren yapay zekâ. Güvenlik ihlali kişi tarafından yapılmışsa kişiyi, makine tarafından yapılmışsa makineyi önce tanıyıp ihlalin biçimiyle birlikte kayda almalı. Karşı önlem mutlaka devreye girecek ve tehdit etkisiz hale getirilebilecek.