Mars’ta Hükümet Nasıl Olmalı?

Gelecek De Gelecek | | Ocak 17, 2023 at 4:19 pm

Sputnik Türkiye’de geçen yıl yayınlanan bir haberde deniliyor ki;

―  İnsanlığın ortak girişimi olması gereken Mars araştırmalarına el atıp kızıl gezegende sömürge kurma adımları atan ABD’li teknoloji devi Elon Musk’ın SpaceX şirketi, Mars’da uluslararası hukuku tanımayacağını şimdiden ilan etti. Mars yolculuğu için 2024 tarihini öngören Elon Musk’ın uzaya gönderdiği uydular üzerinden tüm dünyaya internet erişimi sunmayı hedeflediği Starlink projesinin hizmet kullanım şartlarından SpaceX’in kızıl gezegende başına buyruk hakimiyet planları çıktı. Buna göre SpaceX, Mars’ta uluslararası yasaları tanımayarak sadece kendi koyduğu kendi kendini yönetme ilkelerine uyacak. Bu ilkelerin ne olduğunu da Mars’a insan yerleşimi başladığında belirleyecek. Musk’ın geçen hafta planlarını açıkladığı Mars’ta kendi kendine yeten sürdürülebilir şehirde, muhtemelen insanlara ve makinelere internet bağlantısı sağlaması amaçlanan Starlink takım uyduları kullanılacak.

Heyhat, benim için bu haberde yansıtılan fiziksel durumun gerçekle olan ilişkisinden çok yazanın yansıttığı ruh hali ve felsefi yaklaşım çok çarpıcıdır. Gerçekten çok özel bir kişilik olan Elon Musk’ı ve yaptıklarını büyük bir ilgiyle izlemeye çalışan dünyadaki yüz milyondan fazla kişiden birisi olarak ben bu habere kendi değerlendirmemi de yansıtmak istiyorum. Ancak size öncelikle bu konuya ilişkin olarak Elon Musk’ın geçen yıl Lex Fridman ile yaptığı Podcast #252 söyleşisinde söylediklerini aktarmak isterim. Çünkü Lex ile Elon arasında geçen 2,5 saatlik söyleşide birçok diğer konu yanı sıra bu konuya da açık yüreklilikle ve oldukça ayrıntılı olarak değinilmektedir.


― Lex Fridman:  SpaceX’in 30 Mayıs 2020’de insanoğlunu yörüngeye fırlatmasının, birçok kişi tarafından insanlı uzay keşfinde yeni bir çağın ilk adımı olarak görüldüğünü söylememe izin verin. Bu insanlı uzay uçuşu görevleri, dünyamız yakın insanlık tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçerken, son iki yılda ben (ve milyonlar) için bir umut ışığı oldu. Bölünmenin, korkunun, sinizmin yükselişini ve ortak insanlığın kaybını tam da en çok ihtiyaç duyulduğu anda görüyoruz. O yüzden, önce Elon, dünyaya umut ve gelecek hakkında heyecan duyması için sebep verdiğin için sana teşekkür etmeme izin ver.

― Elon Musk: Bunu söylemen büyük incelik, Evet bunu yapmak istiyorum. İnsanlığın açıkçası pek çok sorunu var ve insanlar bazen kötü şeyler yapıyor ama tüm bunlara rağmen insanlığı seviyorum ve bence iyi bir geleceğe, heyecan verici bir geleceğe sahip olmak için elimizden gelen her şeyi yaptığımızdan emin olmalıyız.

― Lex Fridman:  Bu, insanların mutluluğunu en üst düzeye çıkarır. Bir Crew Dragon Demo-2 hakkında soru sorayım. Peki, insanlarla yapılan ilk uçuş, o fırlatmaya kadar nasıl hissettin? Korkmuş muydun? Heyecanlandın mı? Aklından neler geçiyordu? Tehlikede olan pek çok şey vardı.

― Elon Musk: Bu son derece stresliydi. Onları herhangi bir şekilde hayal kırıklığına uğratmak için. Yani, son derece stresli diyebilirim. Kısaca söylemek gerekirse, başladığımızda, kimsenin hiçbir şey düşünemeyeceğinden, bunu yapmanın başarı olasılığını artıracağından emindim. Ve başarı olasılığını arttırmanın herhangi bir olası yolunu düşünmek için kafa patlattık ve daha fazlasını düşünemedik, NASA da düşünemezdi ve bu yüzden yapabileceğimizin en iyisi bu oldu.

― Lex Fridman: Biraz araştırma yapmak için aya bir üs kurmanın bilim için harika olacağını söyledin. Ancak, yine imkânsız gibi görünen bu kategoride gerçekten büyük adım, bir insanı Mars’a göndermektir. Sizce SpaceX ne zaman Mars’a insan indirecek?

― Elon Musk: En iyi durumda yaklaşık beş yıldır, en kötü durum ise 10 yıl.

― Lex Fridman: Sizce mühendislik açısından belirleyici faktörler neler? Yani bazı dar boğazlar var değil mi?

― Elon Musk: Hayır, temelde aracı tasarlıyoruz. Yani demek istediğim, Starship büyüklük sırasına göre şimdiye kadar yapılmış en karmaşık ve gelişmiş roket, bilmiyorum. Bu çok fazla… Ve gerçekten bir üst seviye, ama Starship’in temel optimizasyonu, yörüngeye ton maliyetini ve nihayetinde Mars yüzeyine inişin ton başına maliyetini en aza indirmektir. Bu size ticari bir amaç gibi görünebilir, ancak asıl optimize edilmesi gereken şey de zaten budur. Kendi kendine yeten bir şehir kurmayı göze alabileceğimiz Mars yüzeyinin ton başına belirli bir maliyeti var. Ve bunun da ötesinde maliyetle bunu yapmayı göze alamayız. Yani şu anda 1 trilyon dolarla bile Mars’a uçamazsınız, hiçbir miktar para size Mars’a bir bilet alamaz. Yani aslında mümkün görünen bir şeyi bizim elde etmemiz gerekiyor. Mars’la birlikte “”orada bir ayak izine sahip olmak için vaktiyle ay’da yaptığımız gibi”” yarım yüzyıl boyunca geri gelmemeyi istemiyoruz. Bu çok önemli, [Sapiens olarak] büyük bir var oluş filtresinden geçebilmemiz için çok gezegenli bir tür olmamız gerektiğini düşünüyorum. Bu yöntemler pek çok insana biraz ezoterik gelebilir, ancak sonunda, yeterli zaman verildiğinde, Dünya’nın bir tür felaket yaşaması olasıdır. Bu, insanların kendilerine yaptığı bir şey olabileceği gibi dinozorların başına gelenlere benzer bir dış olay da olabilir. Ama sonunda bunların hiçbiri olmasa ve sihirli bir şekilde medeniyetimizi sürdürmeye devam edebilsek bile, o zaman da güneş gidecek. Güneş yavaş yavaş genişliyor ve sonunda dünyamızı yutacak. Ve muhtemelen Dünya yaklaşık 500 milyon yıl içinde yaşam için fazla sıcak bir hale gelecek. Bu süre şüphesiz çok uzun ama dünyanın evrendeki var oluş süresinden sadece %10 daha uzun. Mevcut durum gibi düşünürseniz, bu gerçekten dikkate değer ve (inanması zor ama) Dünya yaklaşık dört buçuk milyar yıldır evrende var ve bu süre içinde biz ilk kez Dünya’nın ötesinde bir yaşam kurmanın mümkün olabileceği bir duruma geldik. Ve bu fırsat penceresi bize uzun bir süre için açık olabilir (ve umarım öyledir), ancak kısa bir süre için de olabilir ve o yüzden pencere açıkken hızlı hareket etmemizin akıllıca olacağını düşünüyorum. Kapanırsa diye..

― Lex Fridman: Evet, nükleer silahların, salgın hastalıkların, her türlü tehdidin varlığı bize biraz motivasyon vermeli.

― Elon Musk: Demek istediğim, uygarlık bir patlama ya da sızlanma ile yıkılabilir, ölebilir. Ölümü demografik bir çöküşten olursa, açıkçası daha çok bir sızlanma olur. Ama eğer bir üçüncü Dünya Savaşı biçiminde olursa, daha çok bir patlamadır. Bunların hepsi risk. Demek istediğim, bunları düşünmek önemlidir ve hepsi sadece olasılıklar gibi şeyler, kesinlikler değil belki ama dünyaya kötü bir şey olma ihtimali kesinlikle var. Ben geleceğin büyük olasılıkla iyi olacağını düşünüyorum, ancak tartışmanın hatırına diyelim ki, dünyadaki Sapiens uygarlığını sona erdirme olayı için yüzyıl başına %1 şans vardır. Steven Hawking’in tahmini böyle idi ve bence o bu konuda haklı olabilir. Bence biz bu çok gezegenli bir canlı türü olma işini “”hayatın kendisi için hayat sigortasına sigorta yaptırmak”” gibi düşünmeliyiz. Hayat için kesinlikle hayat sigortası. Dünyadan Mars’a yaratıklar da getirilebilir ve onlara da o gezegende daimi yaşam getirebiliriz. 

Fizik esas kanundur ve diğer her kanun tavsiyedir. Yasaları çiğneyebilen pek çok insan gördüm ama fiziği çiğneyebilenine hiç rastlamadım. . O yüzden herhangi bir teknoloji problemi için çözüm ararken, öncelikle fiziği ihlal etmediğinizden emin olmanız gerekir. “İlk prensipler” analizi, gerçekten hayatın her alanına, yani gerçekten her şeye uygulanabilecek bir şeydir. Gerçekten bir şeyi sadece en temel ilkelere dayandıralım demek, temel düzeyde doğru olduğundan en emin olduğumuz şeylere bağlamayı gerektirir. Gerçekte bu sizin aksiyomatik (belitsel) temelinizi yani temel doğrularınızı oluşturur ve sonra oradan akıl yürütür ve sonucunuzu bu gerçekle karşılaştırırsınız.

Fizikteki bazı temel şeylere dayanmanızı gerektirir. Yani mesela düşündüğünüz şey meğer aslında enerjinin veya momentumun korunumu gibi bir şeyi ihlal etmekte ise o zaman hiçbir işe yaramayacaktır. “Yani ilk prensipler analizi” sizin için öncelikle düşündüğünüz şeyin mümkün olup olmadığını belirlemeye yarar. Ve sonra başka bir iyi fizik aracı, da sınırda kalan şeyleri düşünmektir. Mesela belirli bir şeyi alıp çok büyük bir sayıya ölçeklerseniz, işler nasıl değişiyor?  Ürettiğiniz şeyler sayı ve de zamanla nasıl değişebilir? İmalattan bir örnek alın. Üretim niye çok pahalı? Eğer bir milyon tane üretirsem yine de pahalı olur muydu? Yani ölçek ekonomisi bizim için neyi değiştiriyor? Her türlü mal ve hizmet üretiminin planlanması sırasında bence bu ilk prensipler yaklaşımı çok önemli. 


― Lex Fridman: Mars’ta medeniyet inşa etmeye, mühendislik açısından, finansal açıdan insani açıdan, Dünya’ya asla geri dönmeyecek çok sayıda insanı oraya götürmek için Mars’ı dünyasallaştırmaya ne diyorsunuz?
― Elon Musk: Hayır, kesinlikle geri dönebilirler, bazıları Dünya’ya geri de dönecektir. Ama hayatlarının geri kalanında orada kalmayı seçecekler olmalı. Evet, birçok uzay gemisine ihtiyacımız var, Mars’a giden araçların geri gelmesine kesinlikle ihtiyacımız var; böylece istersen geri gelen araçla dünyaya da dönebilirsin. Ama şimdilik henüz uzay gemilerini geri alabilecek bir düzeyde değiliz. Bunlar gerçekten çok maliyetli. Onları geri alabilir hale gelmeye mutlaka ihtiyacımız var.


― Lex Fridman: Demek istediğim, sen işin terraforming yönünü de düşünüyor musun, yoksa araçları inşa etmek gibi, şu anda sadece Mars’a gitmek için çok kritik olan uzay gemilerinin tasarımı kısmına mı odaklandın?  O gezegeni yaşanabilir hale getirme işini şimdilik düşünmüyor musun?

― Elon Musk: Evet, kesinlikle uzay gemileri en öncelikli iş çünkü zaten eğer oraya ulaşamıyorsanız, başka hiçbir şeyin önemi yok. Ve dediğim gibi, oraya olağanüstü yüksek bir maliyetle de varamayız. Yani Mars yüzeyine bir ton taşımanın şu anki maliyeti en az bir milyar dolar mertebesinde. Çünkü araç için sadece rokete, fırlatmaya ve ısı kalkanına değil yönlendirme sistemine, derin uzay iletişimine, bir tür iniş sistemine ve daha birçok şeye ihtiyacınız var. Kaba bir yaklaşımla şu anda Mars yüzeyinin ton başına bir milyar dolar olması gibi düşünülebilir. Orada kendi kendine yeten bir medeniyet yaratmanın çok pahalı bir iş olacağı çok açık, o yüzden şu anki maliyetleri en az bin kat daha iyileştirmemiz gerekiyor.


― Lex Fridman: Ton başına bir milyon dolar gibi bir maliyet mi aranıyor?


― Elon Musk: İdeal olarak bir tondan çok daha az, ancak iyi değilse, bir toplum Mars’ta kendi kendine yeten bir şehre ne kadar para harcayabilir veya harcamak isteyebilir? Sadece anahtar eşik olarak “kendini besleyebilen” kısmı önemlidir. Herhangi bir nedenle Dünya’dan uzay gemileri gelmeyi bıraksa bile, Mars’taki şehrin hayatta kalabileceği bir zamana geçilmiş olması gerekiyor. Sebebinin ne olduğu önemli değil, ama herhangi bir nedenle insanlar dünyadan oraya gelmeyi bırakırlarsa, oradakiler yok olur mu, olmaz mı? Eğer kritik bir bileşen bile eksikse, bu başarılmış sayılmaz.

Mesela uzun bir deniz yolculuğundasın ve sadece C vitamini dışında her şeye sahipsin diyelim, bu eksik seni sonunda mutlaka öldürecek ve bu an meselesi. Bu yüzden Mars şehrini kendi kendini idame ettirebilecek bir noktaya getirmeliyiz. Bunun benim hayatımda gerçekten gerçekleşeceğini sanmıyorum, ama en azından çok fazla ivme kazandığını görmeyi umuyorum. Kendi kendini idame ettirebilen bir şehre sahip olmak için gereken minimum tonaj nedir diyeceğiniz zaman? Ve bu konuda çok fazla belirsizlik var. Bilmiyorum diyebilirsin. Muhtemelen en az bir milyon ton. Çünkü Mars’ta çok fazla altyapı kurmanız gerekiyor. Dediğim gibi, kendi kendini idame ettirebilmek için olmazsa olmaz (örn. çip fabrikası gibi) hiçbir şeyi kaçıramazsınız. Bildiğiniz birçok şeye ihtiyacınız olduğu gibi demir cevheri rafinerilerine de ihtiyacınız var. Ve Mars’ın pek konuksever olmadığını da biliyorsun, ama yine de bu bizim için gezegenler arasında en ehveni şer konumda olanı kabul edilebilir.


― Lex Fridman: Dünya hariç tutulursa.
― Elon Musk: Evet, tabii. Dünya oldukça iyi, çünkü dünyada bize her şey çok kolay gibidir.
― Lex Fridman: Ayrıca Mars’ın “güneş sisteminde” oluşunun avantajı da hesaba katılınca.
― Elon Musk: Evet, güneş sisteminde olması önemli.
― Lex Fridman: Tabii güneş sisteminin dışında uzakta bir yerlerde belki tatil yerleri gibi güzel yerler de olabilir.
― Elon Musk: Tabii, orada uzakta bazı harika gezegenler de olabilir ama bu umutsuz.
― Lex Fridman: Oralara kadar gitmek çok zor.
― Elon Musk: Evet. Çok çok çok uzak. Şimdilik düşünmemiz zor.


― Lex Fridman: Biraz felsefi bir soru sorayım, sormalıyım. Senin şimdilik sadece Mars’a gitmeye odaklandığını biliyorum, ama bir an diyelim ki biz oraya vardık ve topluca Mars’tayız. Sizce orada ne tür bir hükümet, ekonomik sistem, politik sistem, erken bir insan uygarlığı için en iyisi olur? Bu konu hakkında konuşmanın ilginç nedeni, insanların gelecek hakkında hayal kurmasına da yardımcı olması. Şimdilik sadece kısa vadeli mühendislik rüyasına odaklandığını biliyorum ama bu, Mars’ta insanlara gerçekten umut veren gerçek bir medeniyet hayal etmenin ilginç bir yanı olabilir bence. Bu konuda ne düşünüyorsun?


― Elon Musk: Bu hayal yeni ufuklar ve hükümet iktidarının tüm doğasını yeniden düşünmek için iyi bir fırsat olurdu. Amerika Birleşik Devletleri’nin kuruluşunda bu yapılmıştı. Yani, demek istediğim, ben doğrudan bir demokrasiye sahip olmayı öneriyorum. Temsili demokrasinin aksine insanların doğrudan oy kullanması gibi. Temsili demokrasi bence fazlaca özel çıkarlara tabidir.


Toplum düzeni konusunda da “temsili demokrasi” yerine insanların çeşitli konularda oy verdiği bir doğrudan demokrasi önerebilirim. Temsili demokrasiler politikacıların özel çıkar zorlamalarına ve bu tür şeylere fazlasıyla tabi olduğundan sadece doğrudan demokrasi olmasını tavsiye ederim. Yani halkın kanunları kendisi doğrudan oyladığı bir sistem. Ve bir de yasalar, insanların anlayabileceği kadar kısa olmalıdır. Evet, ve sonra tabii iyi bilgilendirilmiş bir nüfusa sahip olmak, tüm bilgiler konusunda gerçekten şeffaf olmak. Neye oy verdikleri hakkında. Evet, mutlak şeffaflık, ve tabii şimdi yasaları kabul etmek zorunda olduğumuz çerezler (web 2.0) kadar can sıkıcı hale getirmemek de lazım. Şu anda tüm çerezleri kabul etmek zorunda kalıyoruz ama “çerezleri kabul et”’i tıkladığınızda olduğu gibi her zaman bir miktar endişe vardır. Ben şahsen orada cehenneme giden bir portal açacak çok küçük bir olasılık varmış gibi hissediyorum. Tam olarak böyle hissediyorum. Neden bunu kabul etmemi istiyorlar? Bu çerezden ne istiyorlar?  Gerçekten korkunç şekilde yapılan bu şey iyi bir fikrin gerçekten berbat biçimde uygulanmasına tipik bir örnek.


[Yaşadığımız düzende] Kurallar ve düzenlemeler için hiçbir temizleme işlevi olmamıştır. Savaşların tesellisi bitişinden sonra kötü kurallar ve düzenlemelerde bir sıfırlama olacağı konusundaki umut ışığı idi. Yani Birinci ve İkinci Dünya Savaşı sonunda kural ve düzenlemelerde büyük sıfırlamalar oldu. Ama toplumda bir savaş olmayınca, kurallar ve düzenlemeler için temizleme işlevi (veya çöp toplama) yoksa o zaman kurallar ve düzenlemeler her yıl birikiyor. Çünkü kural ve düzenlemeler ölümsüz. Gerçek yok, insan ölür ama kanunlar ölmez. Bu nedenle, ölümsüz olmaması gereken kurallar ve düzenlemeler için bir çöp toplama işlevine ihtiyacımız var. Çünkü konulan bazı kural ve düzenlemeler ters etkili ve esas amaca zararlıdır. Belki iyi niyetle yapılır ama verimsizdir ve bazen de iyi niyetle yapılmaz. Kurallar ve düzenlemeler her yıl birikiyorsa ve gittikçe daha fazlasını alıyorsanız, o zaman sonunda hiçbir şey yapamayacak hale gelirsiniz.
Tıpkı binlerce küçük iple bağlanmış Gulliver gibiyiz. Ve bunu ABD’de görüyoruz, ve LA, temelde bir süredir var olan tüm ekonomiler için bu böyle. Ve düzenleyiciler ve yasa koyucular yeni kurallar oluşturur. Yönetmelikler her yıl artar, ama onları kaldırmak için çaba sarf edilmez. Bence bu çok önemli. Ancak bu zorlaşıyor, çünkü o zaman bağımlı olan özel çıkarlarınız oluyor, sanki bu kural düzenlemesi ne olursa olsun kazanılmış bir çıkarları var ve daha sonra onu kaldırmamak için savaşıyorlar.

― Lex Fridman: Evet, demek istediğim, anayasanın sorunu C’ye karşı Java gibi. Çünkü yerleşik bir çöp toplama sistemi yok. Bence olmalı. Çöp toplama metaforunu ilk kez söylediğinizde, (kodlama açısından), yasaların kendilerinde, birisi onları açıkça savunmadıkça bir süre sonra ölecekleri yerleşik bir şeye sahip olsaydı ilginç olurdu. Yani bu bir bakıma, birinin onları öldürmesi gerekmiyor. Kendileri bir nevi ölüyorlar. Kaybolurlar. Java’yı veya başka bir şeyi savunmak için değil. C++, Python’da harika bir çöp toplama işlemine de sahip olabilirsiniz.

― Elon Musk: Yani evet, bir şeyler olması gerekiyor, yoksa medeniyetlerin atardamarları zamanla sertleşiyor ve gittikçe daha az iş yapabilir hale geliyorsunuz çünkü ortada her şeye karşı bir kural var. Bu yüzden sistemin içinde daima kural ve düzenlemelerin kaldırılması ve varlığının sorgulanması için aktif bir süreç bulunması gerektiğini düşünüyorum. Kurallar ve düzenlemeler oluşturmak için bir işlevimiz varsa, çünkü kurallar ve düzenlemeler, bir uygarlığı işletmek için yumuşak çalışma veya kod satırları gibi de düşünülebilir. Kurallar ve düzenlemeler özü itibariyle budur. Yani hiçbir kural ve düzenleme ölümsüz olmamalı, oysa kod birikiminiz var ama kod kaldırma yok. Ve böylece bir süre sonra temelde arkaik bir bloatware haline geliyor. Ve sanki işlerin ilerlemesini zorlaştırıyor. Yani bilmiyorum, herhangi bir yasanın bir gün batımı olmalı ve onu orada tutmak için aktif oylama gerektirmelidir. Aslında diyorum ki, bir yasayı çıkarmak, eklemekten daha kolay olmalı. Çünkü kanunların eylemsizliğinin üstesinden gelmek için. Yani mesela tartışma hatırına bir yasanın yürürlüğe girmesi için diyelim ki % 60 oya ihtiyacınız var ise onu yürürlükten kaldırmak için sadece % 40 oy yeterli olmalı.

― Lex Fridman: Teknolojik olarak konuşursak, akıllı sözleşmeler veya benzeri fikirler için ne düşünüyorsunuz? Çünkü ilginç bir uygulama kullanımı olan yasalardan bahsettiniz. Hükümetlerin iş gördüğü yasaları uygulamak için akıllı sözleşmeler gibi şeylerin kullanılmasına ne dersiniz? Mesela Ethereum üzerine inşa edilmiş bir şey veya belki bir şekilde akıllı sözleşmelere olanak tanıyan bir Dogecoin gibi.

― Elon Musk: Ben bu akıllı sözleşme olayını asla tam olarak anlamıyorum. Akıllı sözleşmeyi anlayamayacak kadar şehir merkezindeyim. Herhangi bir anlaşmaya ya da her ne ise genel yaklaşımım, sadece anlayışın net olduğundan emin olmaktır. En önemlisi bu ve her türlü anlaşmayı çok kısa ve basit tutun, sade bir dil ve herkesin anlaşmanın bu olduğunu ve ilk şeyler olmazsa sonuçlarının ne olacağını anladığından emin olun. Halen genellikle anlaşmalar iş anlaşmalarıdır ve genelde hem çok uzun ve karmaşıktır hem de anlamsızca aşırı ayrıntılı kurala bağlanmıştır.

― Lex Fridman: Dogecoin’in halkın madeni parası olduğundan bahsetmiştiniz. SpaceX, kelimenin tam anlamıyla aya doge madeni para koymayı düşünebilir mi?

― Elon Musk: Doge halkın parası. SpaceX Dogecoin’i Ay’ın parası haline getirebilir. Mars bize en yakın gezegen ama en az dört ışık dakikası en uzak ise yaklaşık 20 ışık dakikası veya biraz daha fazla bir mesafede. Ama yine de Mars’ta dünya parasının geçerli olması imkansız bence, çünkü senkronize etmek mümkün değil, arada ışık hızına dayalı önemli bir zaman farkı var.

― Lex Fridman: Mars’ta Dogecoin’i resmi para olma ihtimali yok, yani yani Mars’ın kendı ayakları üzerinde durabilen ayrı bir parası olması lazım öyle mi?
 
― Elon Musk: Evet. Dolayısıyla, 20 dakikalık bir ışık hızı sorununuz varsa, gerçekten senkronize bir şeye sahip olamazsınız. Bir dakikalık bir blok zinciri varsa, düzgün bir şekilde senkronize olmaz. Mars’ın bir şey olarak bir kripto para birimine sahip olup olmayacağını bilmiyorum ama muhtemelen, muhtemelen Mars’ta yerelleştirilmiş bir şey gibi görünüyor.

― Lex Fridman: Ve insanlar kendisi karar vermesi gerekir diyorsun.

― Elon Musk: Evet tabii, kesinlikle. Mars’ın geleceği Marslılara bağlı olmalı. Demek istediğim, kripto para birimi olayının, para adını verdiğimiz veri tabanındaki “hata miktarını” azaltmak için ilginç bir yaklaşım olduğunu düşünüyorum. Kriptopara para adını verdiğimiz vertabanı hakikaten mevcut para sistemindeki hata miktarını azaltma imkanı veren ilginç bir yaklaşımı ifade ediyor. PayPal dolayısıyla güngüne esasına göre paranın işleme esasının nasıl olduğunu derinden anlama fırsatı buldum. Bugünkü para sistemi pratik amaçlarla düşündüğünüzde abartmasız harfiyen söylüyorum eski bir COBOL’u toplu iş modunda çalıştıran bir grup heterojen anabilgisayardır. Bu kuralı korumak zorunda olan zavallılara yazık. Bu acı, düşün ki FORTRAN bile değil COBOL. 2021 yılı itibariyle bankalar hala taş devrinden kalma mainframe ana bilgisayarlar satın alıp üzerine kobol kodu kurup çalıştırıyorlar. Merkez Bankası (Federal Reserve) ise belki bankalardan da daha eski antik anabilgisayar sisteminde çalışıyor. Hükümetlerin para veritabanı üzerinde editleme / düzenleme yapma imtiyazları var ve onlar bu editleme yapma imtiyazlarını “daha çok para yapmak için” her ne zaman canları isterse kullanıyorlar.  Bu da para adını verdiğimiz veritabanındaki eror miktarını arttırıyor.


Para gerçekten bilgi teorisi merceğinden görülmelidir. İnternet bağlantısı gibi düşünün. Bant genişliği nedir, toplam bit hızı, gecikme süresi nedir, paket düşüşü, ağ iletişimindeki hatalar gibi. Para aslında böyle bir şeydir. Bilgi teorisi açısından hangi sistem bir ekonominin en iyi şekilde işlemesine izin verir. Bence kriptopara, temel olarak hükümetlerin (tehlikeli bir vergilendirme biçimi olarak) para arzını arttırmasına katkıda bulunduğu bir düzende “”paradaki hatayı”” azaltma girişimi olarak düşünülmeli. Yani hem enflasyon açısından politika hem de teknolojik, COBOL gibi fiili. Kripto para birimi, servet depolamak için işlem yapmanıza izin veren gerçek sistemler açısından bizi 21. yüzyıla götürüyor, tüm bu tür şeyler.

Dediğim gibi parayı teoride bilgi olarak düşünün. İnsanlar genellikle parayı kendi başına düşünürler. Oysa değildir. Para bilgi parçasıdır, ve kendi başına hiçbir güce sahip değildir. Sınırdaki şeyler hakkında düşünürken fizik araçlarını uygulamak faydalı oluyor. Tropikal bir adada mahsur kaldığınızı ve bir trilyon dolarınız olduğunu düşünün, hiçbir işinize yaramaz. Çünkü kaynak tahsisi yok. Para, kaynak tahsisi veritabanıdır. Ancak kendinizden başka tahsis edilecek kaynak da yoktur. Yani para işe yaramaz. Issız bir adada yiyeceksiz mahsur kalırsanız, dünyadaki tüm bitcoinler sizi açlıktan ölmekten alıkoyamaz. Parayı, zaman ve mekân boyunca kaynak tahsisi için bir veri tabanı olarak düşünün. Ve sonra hangi sistem hangi formda olmalı o veri tabanı veya veri sistemi ne en etkili olurdu. Diyelim ki Bitcoin ile ilgili temel bir sorun var, çünkü işlem hacmi çok sınırlı. Ve muhtemelen onaylanmış bir işlemin gecikme süresi çok uzundur. İstediğinizden çok daha uzun. Aslında işlem hacmi veya gecikme açısından harika değil. Bu yüzden, para veri tabanı sorununun bir tür zenginlik deposu veya göreli yükümlülüklerin muhasebesi olan bir yönünü çözmek için belki yararlı olabilir, ancak günlük para birimi olarak yararlı değildir. İnsanların farklı teknolojik çözümleri var. Aydınlatma ağı ve bunun da ötesinde katman2 teknolojileri demek istediğim, hepsi bu, bir tür değiş tokuş gibi görünüyor, ama mesele şu ki, söylemesi harika, sadece bilgi hakkında düşünmek, ne tür bir şey olduğunu düşünmek. veritabanı, nasıl bir altyapı alışverişi sağlar..

Evet, diyelim ki bir ekonomi işletiyorsunuz ve ürünler ile hizmetler arasında verimli değer oranlarına sahip olmak için verimli olana izin veren bir şeye ihtiyacınız var. Yani bu kadar çok sayıda ürün ve hizmete sahipsiniz ve buna ihtiyacınız var, sadece takas yapamazsınız çünkü bu son derece hantal olurdu. Yani size mallar ve hizmetler arasında bir değişim oranı veren bir şeye ihtiyacınız var. Ve sonra, borç gibi yükümlülükleri zaman içinde değiştirmenize izin veren bir şey, borç ve özkaynak yükümlülükleri zaman içinde değişir. O zaman bunun en iyi işi ne? Açıkçası en başında bir şaka olarak yaratılmış olmasına rağmen Dogecoin’in bazı değerleri olduğunu düşünmemin nedenlerinden biri, aslında Bitcoin’den çok daha yüksek işlem hacmi kapasitesine sahip olması ve bir işlem yapma maliyetinin dogecoin için çok düşük olmasıdır.

Şu anda olduğu gibi, bir Bitcoin işlemi yapmak istiyorsanız, bu işlemi yapmanın maliyeti çok yüksektir, bu nedenle onu çoğu şey için etkin bir şekilde kullanamazsınız, üstelik yüksek bir hacme bile ölçeklenemez. ve Bitcoin 2008’de böyle bir şey başladığında.. internet bağlantıları mertebe hesabıyla bugünkünden çok daha düşüktü. Demek istediğim, çok, çok daha kötüydüler 2008’de. Yani küçük bir blok boyutuna sahip olmak veya her ne ise ve uzun bir senkronizasyon [blokzincir eşlemesi] süresi 2008’de mantıklı olabilirdi. Ancak bugünü veya 10 yıl ileriyi düşününce komik derecede düşük gibi. Ve üretilen para miktarında doğrusal bir artışa sahip olmanın bir değeri olduğunu düşünüyorum. Yani, çünkü bir para birimi eğer çok deflasyonist özellikte ise yani o para biriminin zaman içinde değerinin artması bekleniyorsa, onu harcama konusunda isteksiz olunur değil mi? Çünkü düşünüyorsun ki, eğer onu tutarsam ve harcamazsam daha iyi. Çünkü zamanla kıtlığı artıyor, yani şimdi harcarsam, sonra onu harcadığıma pişman olacağım, o zaman hepsini istifleyeceğim. Ama para biriminde zaman içinde bir miktar seyrelme(değer kaybı – enflasyon) olursa, bu onu para birimi olarak kullanmak için daha kuvvetli bir teşviktir.

Mesela Dogecoin, biraz rastgele olarak, her yıl üretilen sabit sayıda coin veya hash dizisine sahiptir. Yani bir miktar enflasyon var ama tabanda bir yüzde değil. Bu sabit bir sayıdır, dolayısıyla enflasyon yüzdesi zorunlu olarak zaman içinde düşecektir. Bu yüzden bunun bir para birimi için ideal bir sistem olduğunu söylemiyorum ama aslında tesadüfen, etrafta gördüğüm alternatif şeylerden temelde daha iyi olduğunu düşünüyorum.

― Lex Fridman: Bazı insanlar senin [Bitcoin’in yaratıcısı] Satoshi Nakamoto olabileceğini öne sürmüşler sen de olmadığını söylemiştin. Peki, kesinlikle değilsin, ama eğer sen olsaydın bunu söyler miydin?
― Elon Musk: Evet. Kesinilkle.
― Lex Fridman: Peki, sence onun anonim kalması (adının belli olmaması) ona has bir özellik mi yoksa bir hata mı? Tamamen anonim bir mucit veya yaratıcısı olan belirli bir teknolojinin bulunması bence, insanlık tarihinin ilginç bir tuhaflığıdır.
― Elon Musk: Demek istediğim, bitcoin’in piyasaya sürülmesinden önceki fikirlerin evrimine bakabilirsiniz. Paylaşılan bu fikirler hakkında yazanların kim olduğunu görün. Açıkçası Bitcoin’i kimin yarattığını bilmiyorum, ancak bu fikirlerin evrim süreci oldukça açık ve görünüşe göre Nick Szabo bu fikirlerin evriminde herkesten daha pay sahibi gibi görünüyor. Yani onun da Nakamoto olmadığı iddia ediliyor, aslında ne burada ne orada, emin değilim ama bana daha etkili konumda olan o gibi görünüyor

******

Aslında Elon Musk çok açık konuşan birisi. Yukarıdaki ve diğer söyleşilerinde de yaklaşımını açıkça ortaya koymuş. Mars’ın geleceği Marslılara bağlı olmalı diyor. Peki, okuyunca siz de Elon’un Kızıl gezegende sömürge kurma adımları attığı, uluslararası hukuku tanımayacağı vb hissi edindiniz mi?


Sputnik Türkiye yazarı bu hissi edinmiş ve sanıyorum bu hissiyatı paylaşanlar coğrafyamızda çok yaygın. Yazar sanırım orada bir yaşam alanı yaratma ve yaşam formumuzu oraya taşımanın teknik ve mali güçlük ve imkansızlıklarıyla hiç mi hiç ilgilenmiyor. Aslında Elon’un dünyası ile onunki çok farklı. Sanki o kendisinden farklı bir yaşam formunu temsil eden farklı dünyaların insanıdır. İnsanoğlunun bir yaşam formu olarak var oluşunun sürdürülebilirliği ve farklı yaşam alanlarının yaratılabilirliği sorunu onu pek ilgilendirmiyor. İlgilendiren şey eğer bu yapılabilirse, yani eğer farklı dünyalardan devşirilebilecek rantlar, madenler, değerler bulunuyorsa eğer bazı insanlar orada yaratıp üretip bazı katma değerler elde edebileceklerse bunun rantı ve onlara hükmetme hakkı kimde olmalı?

Sezar’ın hakkı Sezar’a verilecek mi? O Sezar ki yerdeki cebir şiddet tekelinin komutanı ve gökteki ilahi yaratıcının vekilidir. Elon Sezar mı ki “Mars’ın geleceği Marslılara bağlı olmalı” diyebiliyor.(Sanırım yazarı en çok sinirlendiren Elon’un bu sözü olmuş olabilir.) Kimin geleceğinin kime bağlı olacağı şevketlü, azametli hükümdarların uluslararası hukukunun iradesine değil de ona mı kaldı ki? Dünya beşten büyüktür, bakın buradan size ihbar ediyorum. Birileri Mars’taki Montezuma’nın altınlarını çalıp götürmeye hazırlanıyor olabilir. O altınlar üzerinde tüyü bitmemiş yetimin hakkı var. Ben ki onların çobanıyım Nizam-ı Alem, dünyaya düzen getiren ve karışıklıkları ortadan kaldıran yüce Allah buna izin vermeyecek. (Vaktiyle hukuk iktidarın fahişesidir diyen Mikhail Bakunin değil miydi? Tüyü bitmemiş yetim kimin umurundaydı? Sezar’ın para veritabanı üzerinde ve geleceğin kuralları üzerinde editleme düzenleme error yapma imtiyazları tüm dünyalarda baki kalmalıdır biline.)

Yorum gönder

Yorum göndermek için giriş yapmalısınız.