Çınar Vakası (Vaka-i Vakvakiye)
Tarihte Neler Oldu | canakci | Ağustos 10, 2014 at 12:46 pmOsmanlı Devleti’nde 17. yüzyılda IV. Mehmet‘in saltanatı sırasında 4-8 Mart 1656 günleri arasında İstanbul’da çıkan bir askeri ayaklanmadır.
19 Ağustos 1655′de sadrazam olan Süleyman Paşa, sürüp giden para darlığını gideremediği ve askerin aylığını, tağşiş edilmiş (ayarı bozuk) akçeyle verdiği için askerler, alışverişlerini bu parayla yapmak istediklerinde esnafla aralarında anlaşmazlık ve kavgalar çıkmaktaydı. Bu sırada Girit’ten dönen birkaç yüz yeniçeri de dokuz ay aylıklarını alamadıklarını ileri sürdüler. Sonunda hükümetin tutumundan hoşnut olmayan yeniçeriler ayaklandı. Bu ayaklanmaya sipahiler de katıldı.
Büyük Valide Kösem Sultan ve ocak ağalarının öldürülmesi (1651) ile sonuçlanan daha önceki ayaklanmanın neticesinde iktidar, içoğlanları ve onlarla işbirliği yapan bazı kişilerin eline geçmişti. Bunlar daha önceki ayaklanmalardan ders almayarak, devlet işlerine karışmak, hazineden gereksiz harcamalar yapmak, yetkilerini kötüye kullanarak kendilerini resmi görevlerinden üstün saymakta idiler. Bu arada Girit Savaşı’nın sürmesi ve başarı elde edilememesi hükümet otoritesini sarsmıştı. Paranın değer kaybetmesi iktidarı ellerine geçiren içağaları ve yardımcılarına karşı düşmanlığı arttırmıştır. Görevliler her aksayan işin sorumluluğunu bunlara yüklemekte idiler. Bu sebeple İstanbul’da halk ayaklanmaya hazır bulunuyordu. Bu ayaklanmaya önderlik edecek olanlar arasında Kaptan-ı Derya Zurnazen Mustafa Paşa ile bostancı başı Hasan Ağa bulunuyordu. Bu sırada Girit’ten dönen yeniçerilerin aylıklarının ödenmemesi üzerine Ağa Kapısı’na başvurduklarında Kul Kethüdası tarafından tahkir edilmeleri ve ödeneklerinin düşük akçe olarak dağıtılması hoşnutsuzluğu arttırmıştır.
29 Şubat 1656 günü Hasan Ağa, Şamlı Mehmed Ağa ile Galata voyvodalarından Karakuş Mehmed Ağa, maaşlarını alamayan sipahiler ve maaşlarını aldıklarında hırpalanmış olan yeniçerileri ayaklandırdılar. 4 Mart 1656 cumartesi günü isteklerini saraya bildirdiler. Asilerin istekleri doğrultusunda yeniçeri ağası, kul kethüdası ve bazı ocak subayları değiştirildi. Nasihat için asilerin toplandıkları At Meydanı’na (bugünkü Sultanahmet Meydanı) o gün ve ertesi gün gönderilen görevlilerin çabaları sonuç vermedi. Ayaklanmanın kolaylıkla bastırılamayacağı anlaşılınca padişah, ayaklananların elebaşlarını Alay Köşkü’nde kabul etti.
Olay üzerine toplanan ayak divanında Mihter Hasan Ağa söz alarak, henüz genç yaştaki IV. Mehmed’e kendisine karşı olmadıklarını bildiren bir duadan sonra isteklerini anlatarak idamlarını talep ettikleri kişilerin adları yazılı bir defteri padişaha verdi. Padişah listede olanların canlarının bağışlanmasını istediyse de ayaklananlar direndiler. Bunun üzerine İstekleri kabul edildi ve asilerin öldürülmesini istediği 30 hükümet yetkilisinden büyük bir kısmı bostancıbaşı tarafından öldürülerek cesetleri ayaklananlara teslim edildi. Bu cesetler Atmeydanı’na götürülerek orada bulunan çınar ağacına asıldı.
O yüzden bu olaya “Çınar Vakası” denildi. Üzerine cesetler asılmış bu ağacın İslam inancında adı geçen, Cehennem’de bulunan ve meyveleri insan kafası olan Vakvak ağacına benzetilmesi sebebiyle olay Vaka-i Vakvakiye (Vakvak Olayı) olarak da adlandırılmıştır. Çınar ağacına asılan insanlardan ötürü benzetme yapılarak olaya bu ad verildi.
Ayaklananlar, 8 Mart 1656 günü, adları listede yer aldığı halde hâlâ yakalanıp katledilmemiş olan öteki yetkililerin de bilahare bulunup idam edilmeleri sözünü alarak dağıldılar. Ayaklanma bitti, dükkânlar açıldı.
Ayaklanmacı elebaşılar bu olaydan sonra meydan ağaları olarak ün salıp büyük etki kazandılarsa da 8 Mayıs 1656′da, Sadrazam Boynuyaralı Mehmet Paşa tarafından sarayda toplantı bahanesiyle divana çağırılıp öldürüldüler. Ayaklanmanın öteki ileri gelenleri de kent kapıları iki gün kapatılıp ele geçirilerek öldürüldüler.